İTÜ’den İliç’e 10 kişilik heyet: ‘Aşırı alarma gerek yok’
Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin bulunduğu Erzincan’ın İliç ilçesinde. Aralık 2010’dan bu yana altın üreten tesiste, siyanür ve sülfürik asit dağlarının akışı nedeniyle çok sayıda personel enkaz altında kaldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Jeoloji ve Maden Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Kumral, 10 kişilik bir heyetle bölgeye gideceklerini belirterek, İliç’teki çevre felaketiyle ilgili sık sorulan soruları yanıtladı.
Siyanür akıştan sonra suya karışır mı? Karıştırılırsa etkisi ne kadar sürer? Bu durumun insanlara, hayvanlara, tarıma ve çevreye etkisi ne zaman netleşecek? Su içen biri ölebilir mi? Hangi somut bilgilere sahipsiniz?
Bunları konuşmak için henüz çok erken. Bu bir sızıntı alanı. Mineral öğütüldükten sonra siyanürden geçirilir ve altının çıkarılmasından sonra kalan malzemenin toplandığı yer liç alanıdır. Bunların birikmesi onlarca yıl alır. Bu işlem uzun sürdüğü için buradaki siyanür zamanla seyreliyor. Aslında açıkça ayrışır ve ortamdan kaybolur. Şu anda o bölgede ne olduğunu ve ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Bu sızıntı alanlarında biriken malzemenin tahliyesini sağlayacak borular bulunmaktadır. Membran filtreler bulunmaktadır. Malzemenin içindeki siyanür filtrelenir. O bölgede ne kadar siyanür kaldığını, ne kadar kaldığını göreceğiz. Bizim tahminimiz çok fazla kalmadığı yönünde.
Yakın zamanda bölgeye taşınacağız. Jeoloji, madencilik, çevre mühendisliği ve jeomorfoloji alanlarında uzman hocalarımızdan oluşan 10 kişilik bir heyetle bölgeyi inceleyeceğiz. Bu incelemelerden sonra daha net konuşabiliriz. Ayrıca alttaki ekipmanın 15 yıl önce oraya yerleştirildiğini de söyleyelim. Ancak üst malzeme yaklaşık bir-iki ay önce yerleştirildi. Bunların ortalamasına da bakmak lazım. Ancak gerekli önlemlerin alınması ve ortamda uygun drenajın sağlanması durumunda çevresel bir tehlikenin de önüne geçilebileceğini düşünüyoruz.
Artık önlem alınarak riskin önüne geçilebilir mi?
Çok önemli önlemler alınarak önlenebilir. Bütün bakanlıklar, üniversiteler orada. Biz de orada olacağız. Bunlara karşı önlem alacağız. Kısa ve orta vadeli programlar yaparak bu sorunu çözeceğiz.
‘ENDİŞELENECEK BİR DURUM YOK, ÇÖZÜLECEK’
Bundan sonraki süreç nasıl ilerlemeli?
Bundan sonra çok doğru bir durum değerlendirmesi yapılacaktır. Her şey şeffaf bir biçimde ortaya konulacak. Atıkların yer altı ve yerüstü sularına karışmamasını ve çevreye herhangi bir etki yaratmamasını sağlayacak bir program sunacağız.
Bunun bir kayma olduğunu söylüyorlar, ama bu bir kayma değil. Bu bir akış. Kayma, heyelanlar için kullanılan bir terimdir. Ancak burada bir malzeme yığınının çevreden dışarı akması söz konusudur. Madencilik alanlarında bu tür senaryolar önceden değerlendirilmektedir. Böyle bir olayın meydana gelmesi istenmeyen bir durumdur ancak akışın yöneldiği dere felaketin oluşma ihtimalinin en az olduğu alandır. Bu yüzden hesaplanıyorlar. O akışın da böyle bir özelliği var. Eğer bir şey olacaksa burada olması gereken bir yer burası. Bu kadar endişelenecek bir şey yok. Bunların hepsi kısa, uzun ve orta vadeli tedbirlerle çözülecektir.
‘Fırat Nehri’nde büyük bir felaket’
Yıllardır altın madeniyle mücadele eden ve böyle bir felaketin yaşanacağı konusunda defalarca uyarıda bulunan Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük, riskin yüksek olduğunu savunuyor. Küçük, şu ifadeleri kullandı: “Atık membran üzerindeydi. Artık aşağıya doğaya kaydı. Yer altına da sızıyor. Aldığı yağmurla kimyasalın yapısı değişirse siyanürün buharlaşmasıyla insanları zehirleyebilir. Gerçeği kamuoyuna anlatsınlar, Fırat Nehri’ne akması gerekmiyor, yer altı sularına akması gerekmiyor.” “O da sızdırıyor. Fırat Nehri boyunca yer altı sularıyla birlikte büyük bir felaket yaşanacak.”